GÜLHAN ÇİÇEK


YALNIZLIK SORUNSALI


 

            Yalnızlık korkulası bir durum mudur ? İnsan hangi durumlarda yalnız hisseder ? Yalnızlık duygusundan nasıl kurtulabiliriz ? Yalnızlık bir sorun mudur yoksa yalnızlığı  sorunsal hale getiren bizler miyiz ? Yalnızlık tek başına olmak mıdır yoksa kalabalıklar içerisinde de yalnız hissetmek mümkün müdür ? Sorularımıza şöyle cevaplar sunabilir , kısaca açıklık getirebiliriz.

            Yalnızlık : farklı tanımlara sahip bir olgu olup , kişiye özgü bir düşüncedir.Kimi“yalnızlık” kelimesinin ürpertisini , yüreğinde iliklerine kadar hissedip yaşarken kimi ise yalnızlığı ruh dinginliği olarak görebilmektedir.Yalnızlık kişilerin bakış açısında manakazanır .Kimi yalnız olmayı kusur olarak kimi ise yalnızlığı kendi kendine yetebilmek , etrafında kimseler olmasa da yapmış olduğu her eylemden mutlu olabilmek ve zevk alabilmek olarak görebilir.Kimi tek başına yemeğe çıkabilir , film izleyebilir , seyahate çıkabilir ki bu örnekler çoğaltılabilir ama kimi de tek başına sokağa dahi adım  atmaz;  illa ki yanında biri veya birileri olsun ister.O yüzden herkes her şeye farklı bir pencereden bakabilir ,  kimi bu pencerede sadece kendi yansımasını görmek ister  ; kimi ise o pencerede birçok yansımalar …

            Yalnızlık belirli bir yere kadar sevilebilir ama belirli bir yerden sonra artık sevilemez duruma da gelebilir.İnsan bazen yalnızlık girdabına girip sonra da o labirentte çıkış yolunu arayan bir zavallıya dönüşebilir.O girdabın çok derinlerine , kuytu köşelerine girmeden dozunda yaşamak ve tatmak önemlidir.Çünkü insan tek başına tamamen mutluluğu yaşayamayan ve ne olursa olsun paylaşmayı seven bir varlıktır. Yeri geldiğinde zihnimizin en kuytu köşelerinde saklı ve yüreğimizin dehlizlerinde birikmiş olanları paylaşabilmek için; bir  dosta , arkadaşa , kız kardeşe , anne,  babaya yani içimizi dökebilecek ve bu yalnızlığı paylaşabilecek güven duyabilecek sırdaşa , arkadaşa ihtiyaç duyabiliriz.İşte o anlarda bu yalnızlık kelimesi artık sevmediğimiz bir olguya dönüşebilir.

            En tehlikeli yalnızlık ise tek başına olmak değil, kalabalıklar içerisindeki  yalnız hissetme duygusudur ki bu yalnızlık duygusu zarar verebilir , incitebilir , kırabilir , dökebilir …Bu yalnızlık türü insanı mahfasürükleyebilir .İnsandaki insan olabilme vasıflarının hepsini elimizden alabilir ve bizi hiç sevmediğimiz , tasvip etmediğimizbirine dönüştürebilir. En çok dikkat edilmesi gereken husus ise budur.

            Kısaca yalnızlık  çok ama çok korkulası bir durum da değildir .Bakınılançerçevede ,   bakış açısına göre şekilden şekle dönüşebilir .O yüzden yalnızlık bir sorun ya da sorunsal değil , kişilerin bakış açısına göre kalıba oturtulan bir his , bir eylemdir.Asıl önemli husus  ne tamamen yalnız ne de tamamen kalabalığa girişmeden yeri gelince kafa dinginliği,  yeri gelince paylaşımcı olabilmektir.Yalnız insan problemli insan olmadığı gibi kalabalıklar içinde yalnız hissetmek de bir sorun değildir. Her insan kendi görüş penceresinden  aslında hem çok yalnız hem de çok kalabalıktır.Aşırı dozda olmadıkça her iki hal de gayet normaldir.