Rakamla anlaşılmaz, altının beşten farkı
Başlangıcın sonudur, toprağın taştan farkı
Düşünce düşte olur, gerçeğin düşten farkı
Dengenin hükmü kalkar, poz olmaz kura karşı
Gönül yükünü yıkar, naz olmaz yâre karşı.
Akıllı olanların, sermayesi yok değil
Olmayınca darası, can bedene yük değil
Varlığın hikmetini, düşünenler çok değil
Hiçlik olsa hiç yoktan, az olmaz kâra karşı
Nereden bilsin şeytan, biz olmaz bire karşı.
Yakışan budur ele, el olur ele eller
Yangınların dilini, hâlinden bilir küller
Aldığımız her nefes, ömrümüze el sallar
Ayazdan pay misali, buz olmaz kar’a karşı
Görünen köy misali, giz olmaz sırra karşı.
Hayra alamet değil, boşa hayal kuruşlar
Yolumuza yük olur, akla ziyan görüşler
Hallacı Mansur gibi, olmayınca duruşlar
Boşuna efeleniş, söz olmaz nura karşı
Avamdaki direniş, tez olmaz zora karşı.
Nefsin emrindeki ben, depremlerle yarışır
Onu ıslah etmeye canlar boşa uğraşır
Caddeler ve sokaklar, birbirine karışır
Temelden sallanınca, iz olmaz yere karşı
Sonunda küllenince, köz olmaz nâra karşı.
Hoşgörü boyasıyla, boyanınca Nurseli
Yolun sustuğu yere, dayanınca Nurseli
Erenlerin sesiyle, uyanınca Nurseli
Hoşgörüde artı bu, göz olmaz köre karşı
Güzel insan şartı bu, haz olmaz dar’a karşı.