NURSEL


ESKİDEN


Geldiğimiz son nokta, âdetler yerle yeksan

Kültürü bozulmamış, köy olurdu eskiden

Cuma günü başlayıp, üç gün üç gece süren

Ata, dede usulü, toy olurdu eskiden.

 

Necip Türk Milleti’nin, tarihini yazarken

Yolumuza taş koyan, düşmanları ezerken

Tüfek icat olmadan, at üstünde gezerken

Sağ elde ok soldaysa yay olurdu eskiden.

 

Birlikte dökerlerdi, ağaçların kurdunu

Çevirmezdi insanlar, komşusuna sırtını 

İmeceyle çözerdi ekme, biçme derdini

Can çıksa da çıkmayan huy olurdu eskiden.

 

Kokusu bir başkaydı, lezzeti bambaşkaydı

Muhabbet meclisine tat veren nesne oydu

Onunla demlemekten, ahali neden caydı

Emaye çaydanlıkta çay olurdu eskiden.

 

İnsanlık güruhuna hoşgörüydü mührümüz

Düşmezdi dilimizden, var edene şükrümüz

Temelinden sarsıldı bin yıllık kültürümüz 

İnsanların dilinde Hayy olurdu eskiden.

 

Köylüler kasabaya giderlerdi hep yaya

İlçede rastlanmazdı bu kadar arabaya

Veda etmeden önce, harmana ve yabaya

Her köyde on beş, yirmi, tay olurdu eskiden.

 

Yaşatırken candan öte saygıyı

Kaldırırken kalbimizden kaygıyı

Adına aşk denen eşsiz duyguyu

Emanet edilecek bey olurdu eskiden.

 

Hayattan çıkarınca helali ve haramı

Nurseli bayramların rafa kalktı anlamı

Kavurma bayramına döndü Kurban Bayramı

Kurban kesildiğinde pay olurdu eskiden.