Geldiğimiz son nokta, âdetler yerle yeksan
Kültürü bozulmamış, köy olurdu eskiden
Cuma günü başlayıp, üç gün üç gece süren
Ata, dede usulü, toy olurdu eskiden.
Necip Türk Milleti’nin, tarihini yazarken
Yolumuza taş koyan, düşmanları ezerken
Tüfek icat olmadan, at üstünde gezerken
Sağ elde ok soldaysa yay olurdu eskiden.
Birlikte dökerlerdi, ağaçların kurdunu
Çevirmezdi insanlar, komşusuna sırtını
İmeceyle çözerdi ekme, biçme derdini
Can çıksa da çıkmayan huy olurdu eskiden.
Kokusu bir başkaydı, lezzeti bambaşkaydı
Muhabbet meclisine tat veren nesne oydu
Onunla demlemekten, ahali neden caydı
Emaye çaydanlıkta çay olurdu eskiden.
İnsanlık güruhuna hoşgörüydü mührümüz
Düşmezdi dilimizden, var edene şükrümüz
Temelinden sarsıldı bin yıllık kültürümüz
İnsanların dilinde Hayy olurdu eskiden.
Köylüler kasabaya giderlerdi hep yaya
İlçede rastlanmazdı bu kadar arabaya
Veda etmeden önce, harmana ve yabaya
Her köyde on beş, yirmi, tay olurdu eskiden.
Yaşatırken candan öte saygıyı
Kaldırırken kalbimizden kaygıyı
Adına aşk denen eşsiz duyguyu
Emanet edilecek bey olurdu eskiden.
Hayattan çıkarınca helali ve haramı
Nurseli bayramların rafa kalktı anlamı
Kavurma bayramına döndü Kurban Bayramı
Kurban kesildiğinde pay olurdu eskiden.