Prof.Dr. Metin Ekici İle Dedem Korkut Sohbetlerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bugün 5. bölümü ile buluşacağımız yazı dizisinde ‘’Salur Kazan’’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi ‘’ 3.nüshanın bulunuşu ve Prof. Dr. Metin Ekici ile bilim dünyasına tanıtılması konularına değiniyoruz. Bilim dünyasında dikkat çeken, merak edilen soruların cevapları ile Dedem Korkut’’a dair sohbetimize Prof. Dr. Metin Ekici ile devam ediyoruz. Muhammed Veli Hoca ile Prof. Dr. Metin Ekici’’nin neden bir araya geldiği, Prof. Dr. Metin Ekici’’den sonra Dede Korkut kitabı’’nın 3. Nüshası’nın neden bu kadar dikkat çektiği ve konuya dair tüm merak edilenlerle siz değerli okurları baş başa bırakıyoruz. Dedem Korkut Kitabı’’nın 3. Nüshasının bulunuşu ile ilgili merak edilen her şeyi okuyacağınız bu bölümde Prof.Dr. Metin Ekici’’nin hiçbir yerde bulamayacağınız açıklamalarıyla buluşmanız açısından heyecanlı bir bölüm sizi beklemektedir.
İyi okumalar dilerim.
Muhammed Veli Hoca’nın sizinle tanışmasını kısaca aktarır mısınız?
Şimdi bu sene Mart ayına doğru Kazakistan’ın Mangışlak bölgesinden Eyalet Kültür Müdürlüğü diyeyim Türkiye’deki karşılığı o, onlar tarafından arandım. Nevruzda “ Nevruzu Karşılamak” diye bir kutlamaları var. Yine sadece Mangışlak bölgesinde Kazakistan’da yapılan bir özel kutlama. 14-15 Mart günleri, yani Nevruzdan tam bir hafta önceye denk geliyor biliyorsun, 21 Mart Nevruz. Tam bir hafta önce 14-15 Martta Mangışlak bölgesinde Akdağ’da kutlama olacağını ve uluslararası bir kongre düzenleyeceklerini bildirdiler. Orada “Ata Mekânlar” ile ilgili bir sunum yapmamı hem de benimle Mangışlak Valisinin 20182de yaptığımız alan araştırması hakkında görüşmek istediklerini söylediler. Bende memnun oldum tabi bu sene 2019’un Martında tekrar gittim. Ve orada ilk konaklamadan sonra toplantının başlayacağı 14 Mart sabahı konferans salonuna gittik. Salon yuvarlak bir masa toplantısı şeklinde düzenlenmiş ve salonda farklı ülkelerden gelen katılımcılar vardı. Çay ve kahve molası verildiğinde iki kişi geldi yanıma, kendilerini de tanıttılar. Yine bir tanesi Türkmen sahradan Mehmed Muhammed Kohaydi adında bir hoca geldi yanıma. “Hocam biz sizi epeydir tanıyoruz, Biz İran Türkmenlerinden Türkmen Sahrada bir dergi çıkarıyoruz. Orada sizin de Dede Korkut İle ilgili yayınladığınız iki makaleyi Türkmen Türkçesinden Farsçaya çevirerek yayınladık” dediler. Bu yüzden buraya geleceğinizi öğrenince çok sevindik ve sizinle tanışmak istedik dediler. Bende tabi memnuniyetimi dile getirdim. İyi yapmışsınız dedim. Daha sonra, akşamleyin yine onlarla beraber otururken Muhammed Veli Hoca ile sohbete girdik. Onunla sabah tanışmış kısa bir sohbette bulunmuştuk. Muhammed Veli hoca elinde bir çantadan fotokopi çıkartıp bana uzattı. Kazak Türkçesi ile anlaşırken hocam dedi, elimde böyle bir şey var, bu metinle ilgilenir misiniz? Bu nedir diye soruduğumda bana Dede Korkut ile ilgili olabilir mi diye düşünüyoruz hocam cevabını verdi. Tabi ki bakmak lazım dedim. Fotokopiyi elime aldım ve metine baktım. Metinde evet; Korkut Korkut ata gibi ifadeler geçiyor. Ama hepsi şiir… Biz Korkut Atayı anlatmalar üzerinden, mevcut nüshalar üzerinden tanıdığımız için; yani sadece şiir şeklinde Dede Korkut soylamalarından oluşan bir metnin Dede Korkut ile ilişkili olduğu konusunda tam bir kanaat hükmetmek o an için mümkün değil. Peki, Bunların orijinali nerde? Orijinali İran ”da evimde hocam dedi. Gönderir misin bana diye sorunca gönderirim tabi hocam dedi. Yani Muhammed Veli hoca ile tanışmamız kısaca bu şekilde. Bu Nevruzu Karşualu adını verdikleri Kazakların toplantısında vuku buldu.
Peki nihayet sizin Türkistan (sahra) Türkmen adı verdiğiniz metinler sizinle nasıl buluştu hocam? Aslında söylemek istediğim sonunda sizinle kavuşan söz konusu nüshayla tanışmanız, esere karşı tavrınız nasıl oldu?
Tabi tanışmadan 3 gün sonra toplantı bitti. Toplantıdan sonra vedalaştık hatta Muhammed Veli hoca orada ben Türkistan”a gideceğim Korkut Ata”nın mezarını ziyaret edeceğim dedi. Birkaç gün sonra size gönderirim hocam metni dedi. Teşekkür ettim ayrıldık. Hatta çok ilginç bir şey oldu orda. Akşamleyin sizin kartınız var mı diye sordu. Ben kartvizitimi verdim. Muhammed Veli hoca ise orda bana şöyle bir fotoğraf verdi. Böyle sevgilinin fotoğrafını taşır gibi cüzdanında taşıyorsun. Anlamlandıramadım ben, niye bana fotoğraf verdi. Yahu bu ne? Deyince, hocam bir gün lazım olur dedi. Şimdi o an için bir şey söyleyemiyorsunuz, peki dedim aldım. Cüzdanıma koydum. Öylece cüzdanımda kalmış. Çıkarmıyorum da. Mesela şu köşede gördüğün fotoğrafı onlar çekip gönderdi. Fotoğraf Kazakistan da Mangışlak” ta çekilmiş bir fotoğraf. Bunda Muhammed hoca yok ama onlar benim fotoğrafımı çekip bana göndermişler. Dergilerle beraber göndermişler. Geldikten 3-4 gün sonra Muhammed Veli hocadan bana bir mesaj geldi mail hesabıma.
Eki var. Ekin bir kısmı açılıyor bir kısmı açılmıyor. Bende bunun üzerine metnin tamamı açılmıyor tekrar gönderir misin diye mesajı gönderdim. Ve ikinci gönderdiğin de metnin tamamını p transfer üzerinden bir bütün olarak gönderdi. Metni açtım baktım. Ama o ara Özbekistan”a gitmek için hazırlık yapıyorum ancak birkaç gün sonra tam incelemeye başladım. Tekrar baktığım da sayfa 48 e kadar geldiğimde soylamalar şiirler var. Tabi insan merak ediyor acaba ne var?... > (Devam edecek)