EMİNE ÜLKÜ


PROF.DR. METİN EKİCİ İLE DEDEM KORKUT SOHBETİ – (4. Bölüm / 2)


Dede Korkut Anlatma ve Soylamalarının farklı nüshaları, yazmaları için tarih vermek mümkün müdür?

Aslında bugüne kadar eksik yapılan çalışmalardan birisi bu. Maalesef kurumlarımız bu konuda yeterince hassas davranmadılar. Hassas davranmadılar derken Türkiye’de bu işin muhatabı olan Dede Korkut Kitabı’nın bilinen iki tane nüshası var diye biliyorduk 2019 yılına kadar. Hep dilcilerin ve edebiyatçıların yorumları üzerinden bu iki nüshanın ne zaman yazılmış olabileceğine dair çeşitli tahminlerde bulunuldu. Ama kesin bir tarih verilebilecek olan karbon testi denilen, mürekkep testi denilen, kâğıt testi denilen bir test var artık günümüzde. Özel olarak bu kâğıt şu tarihte şurada üretilmiştir, bu mürekkep şu tarihte kullanılmıştır diye. Bu yapılmadı. Dresden nüshasının olduğu yer belli. Vatikan nüshasının bulunduğu yer belli. Bunlarla ilgili herhangi bir test bu güne kadar yapılmadı. Ne Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ne Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından böyle bir test yapılması gerekliliği dile getirilmedi. Böyle bir testin yapılmasının gerektiğini düşündüklerine veya ihtiyaç duyduklarını zannetmiyorum. Akıllarına bile gelmiyor ama bütün edebiyat camiası bu sorunu çözmeye çalışıyor. Dede Korkut Kitabı ne zaman yazıldı? Rahmetli Muharrem Hocanın rahmetli Orhan Şaik Hocanın, Ahmet Bican Ercilasun Hocanın günümüzde ifade ettikleri; işte dil özelliklerine göre bu eser 15. Yy sonu 16. Yy başında yazılmış. 15.yüzyılın ikinci yarısı 16. yüzyıl başı dediğiniz zaman 1450’den sonra yani İstanbul’un fethinden sonraki tarih ile 1550 arasındaki bir tarihte yazılmış.  Çağdaş bilimin ulaştığı nokta bu değil ki. Alırsınız bir sayfayı, bir kâğıdın filigranlarını hangi tarihte nereden gelmektedir? Bu kâğıt nerede üretilmiştir? Üzerinden toplu iğne başı kadar alacağınız kırmızı, siyah ya da mavi mürekkepler ile mikroskop altında kimyasal analizler sayesinde sonuca ulaşırız. “Bu kesin olarak şu tarihte şurada üretilmiş olan mürekkeple şu tarihte şurada üretilmiş olan kâğıda yazılmıştır “şeklinde en azından net bir tarih bu eserlerin kâğıt ve mürekkebi ile ilgili olarak söylenebilir. Ama maalesef bu yapılmadı. Bunu UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’ndaki toplantılarımızda pek çok defa söyledim. Diğer kurum temsilcilerimize de söyledim ama hala böyle bir girişim de bulunulmadı.

 Bu konuya eğilim gösterilmemesinin sebebi nedir?

  Yani Türklüğün her zaman kendi eserlerine karşı gösterdiği tipik tavır diyeyim.  Duyarsızlık önemsememe. Ancak Avrupa’da birileri böyle bir testi yaptırır bunun sonucunu da kamuoyunda paylaşırsa o zaman bizimkiler ayağa kalkar; yok o öyle değil biz de kendi testimizi yaptıracağız şeklinde on tane test yaptırılır. TOBB Üniversitesi Dede Korkut Kitabı’nın yeni bir baskısını yaptırmak için dünya kadar para harcadı. Orijinal nüshanın kopyasını almak için görüşmeler yapmıştı da bilmem ne. Yahu bütün bunları yapmadan önce doğrudan doğruya bir test yaptırmayı deneseniz olmuyor mu? Yok, böyle bir şey. Dolayısı ile Dede Korkut Kitabı’nın Vatikan ve Dresden nüshalarının kesin olarak ne zaman ve nerde yazıldığı ile ilgili bir bilgi ve kayıt yok. Eserlerin içinde yok. Yazarın kim olduğu? Kimin tarafından yazıya geçirildiği? Bunlar hala bilinmiyor. Ve tahmini konuşuyoruz, farazi konuşuyoruz. Yani dil özelliklerini işte şudur, budur ve bunlar üzerinden tahmini bilim yapıyoruz. Türk çocuklarının kendileri için en değerli hazine karşısında; tahmini farazi ifadeler üzerinden elde ettikleri bir sonuç olarak kabul ediliyor. Bugün üniversite giriş sınavlarında sorsanız Dede Korkut ne zaman kim tarafından yazılmıştır diye hiç kimse bilemez. On tane tarih verin 1990 deyin, ya da 2019 deyin çocuklar 2019 u işaretleyebilir. Bu duyarsızlık aslında. Bende buna tepki olarak bunu söylüyorum. Anlatabildim mi? Dolayısıyla yeni nüshadan; şuan şahsın elinde olduğu için Muhammed Veli hocadan küçücük bir tırnak makası ile alacağınız kâğıt parçası ile bir toplu iğne başı kadar mürekkep sayesinde bu tahliller yapılabiliyor. Yaptırılabilir.