SEMİH


GODARD

GODARD


Jean-Luc Godard 13 Eylül 2022’de vefat etti. Fransız sinemasının usta yönetmenlerinden biri olan Godard dünya sineması için de büyük bir isimdir.1930 yılında Paris’te doğan Godard, yirmili yaşlarında sinema ile tanıştı. Fransız Yeni Dalgası diye adlandırılan; her filmle yeni bir sinema anlayışı yeni bir sanatsal bakış açısı getiren akımın öncülerinden biri oldu. Sinemada daha protest ve toplumsal olaylarla yakından ilgilenen bir anlayış içindeydi.

Godard her zaman halktan yana olmuş, burjuvazi anlayışa karşı durmuş sinemayı; özellikle endüstrileşmekten uzak tutmaya çalışmıştır. Filmleri, vizyona girdiği her dönemde kamuoyunda büyük yankı uyandırmış bazı filmleri gerçekleri göz önüne serdiği için yasaklanmıştır.(Bknz: Le Petit Soldat)

Godard sineması, sanatsal anlayıştan, siyasete birçok konuda geniş bir yelpazeye sahiptir. Önceki yazılarımda bahsettiğim bir film olan ve tiyatro sanatının incelikleri kullanılan “Une femme est une femme” Godard’a aittir. Godard çeşitli dönemlerde çeşitli isim ve akımlardan etkilenmiş bu etkilenme filmlerine de yansımıştır. Bir dönem varoluşçuluk temelleri üzerine kurulan sinemacılık anlayışıyla sinemasını pekiştiren Godard başka bir dönem Maoculuktan etkilenerek oldukça protest ve halkçı işler ortaya atmıştır.

 

Her ne kadar güncel ve yeni izleyiciler için basit ya da sıkıcı anlatımlara sahip filmler gibi gözükse de Godard’ın bendeki yeri çok ayrıdır. Sinema sanatıyla yakından ilgilenmeye başlayınca ilk tanıştığım üstadlardan biri olan Godard için belki de sinemanın Picasso’su sayılabilir. Yapıtlarıyla farklı bir tarz yaratan ancak bu farklılıkla sinemaya yeni bir bakış açısı getiren Godard izleyiciyi de filmle birlikte kucaklıyor. Filmlerinde özellikle erkek-kadın ilişkilerine sıkça değinen ve insan ilişkileri üzerinde basit ama etkili noktalara yaratan Godard, insan portresini sinemada tekrar çizmiştir. İhanet, ihtiras, kıskançlık ve tutku gibi kavramları Godard’ın her filminde sıkça görmek mümkün. İlk beraber çalıştıkları işten sonra Godard ile evlenen Anna Karina da Godard sinemasının büyük bir parçası. Belki de çoğu eserinde aşık olduğu kadının varlığı bu filmleri güzel yapmasına fırsat vermiştir. Godard sineması hakkında ne desek az ancak ustaya bir saygı göstermek de yerinde olur. Muhtemelen bir filmini izlemediniz. Çünkü ana akımda hiçbir zaman yer bulmaz. Ancak madem benden öğrendiniz, bir üstadı yâd etmek için Godard sinemasına bir adım atın. Şimdiden iyi seyirler. Sinemayla kalın. (Pierrot Le Fou – Jean-Luc Godard)