MHP Hatay Milletvekili Lütfü Kaşıkçı konuşmasında;
“Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzda görüşülmekte olan 215 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sözlerimin başında dün Suriye'de İsrail'in gerçekleştirdiği saldırıyı kınadığımı belirtmek istiyorum. Suriye sadece 900 kilometre uzunluğunda bir sınır komşumuz değil, aynı zamanda dostluk ilişkilerimiz olan, aynı zamanda akrabalık ilişkilerimiz olan bir ülke. Dolayısıyla, bizler Suriye'de, Suriyelilerin tüm renkleriyle birlikte, özgür bir şekilde dünya milletler ailesinin saygın bir üyesi olarak siyasi yolculuğunu devam ettirmesini arzu ediyoruz, istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, önce komisyonda, akabinde de dün ve bugün Meclisimizde tartışılan yasa teklifinin ikinci bölümü üzerine söz almış bulunmaktayım. İkinci bölümde daha çok yenilenebilir enerji kaynaklarıyla ilgili düzenlemeler var, ben de konuşmamı bunun üzerine devam ettirmeyi düşünüyorum. Ülkemizin elektrik talebi son yirmi yılda ortalama yüzde 4,4 artarak 133 milyar kilovat saat seviyesinden 348 milyar kilovat saate yükselmiştir. Değerli arkadaşlar, son yirmi yılda ülkemizin elektrik talebinin yüzde 4,4 arttığını verilerden görüyoruz. Bu da Türkiye'nin her yıl enerji ihtiyacının aslında ne kadar arttığını bizlere gösteriyor. Bu 4,4 oranını şöyle bir örnekle sizlere ifade etmek istiyorum: Bizim ülkemizin yıllık enerji ihtiyacını, bir yıllık elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayabilmek için neredeyse 5 tane Yusufeli Barajı'na ihtiyacımız var değerli arkadaşlar. Bu talebe karşı kurulu gücümüz ise 31 bin megavattan 120 bin megavat seviyesine ulaşmıştır. Bu anlamda, yenilenebilir enerjinin mevcut kurulu güç içerisindeki oranının yüzde 60'a, yerli kaynakların ise yüzde 70'e çıktığını söyleyebiliriz. Bugün geldiğimiz noktada sadece rüzgâr ve güneş santrallerinden üretilen elektrik, ülkemizdeki tüm konutların yıllık elektrik ihtiyacını karşılayabilecek durumdadır. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı verilerine göre ülkemiz toplam yenilenebilir enerji kurulu gücüyle Avrupa'da 5'inci, dünya genelinde ise 11'inci sırada yer almaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın ortaya koyduğu "millî enerji hamlesi" vizyonuyla inşallah Avrupa'da ve dünyada sıralamayı değiştirip daha yukarı doğru tırmanmayı da arzu ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, öyle ki son bir yılda yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretimi neticesinde yaklaşık 11 milyar dolar karşılığı olan doğal gaz ithalatı önlenmiştir. Yine ülkemiz Avrupa'da, Almanya ve Fransa'nın ardından elektrik talebinin en yüksek olduğu 3'üncü ülke konumundadır. Elektrikli araçlar, dijitalleşme ve yapay zekânın da etkisiyle ülkemizde talebin yükselmeye devam edeceğini de görüyoruz. Bu talebi karşılarken elektrik üretim portföyümüzün 2053 net sıfır emisyonu hedefi doğrultusunda şekillendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2035 yılında tahminî 510 milyar kilovat saati bulacak elektrik talebinin yeşil enerji ağırlıklı karşılanması için Yenilenebilir Enerji 2035 Yol Haritası'nı 21 Ekimde kamuoyuyla paylaştı. Bu yol haritasıyla birlikte önümüzdeki on yılda mevcut rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzün 4 katına yani 120 bin megavata yükseltilmesi hedefleniyor. Bu on yıllık süre içerisinde bir ilk olacağını düşündüğümüz deniz üstü rüzgâr santrallerinin de devreye alınacağını büyük bir memnuniyetle karşılamaktayız. Bunlara ek olarak baraj, göl ve göletlerin kullanılabilir rezervuar alanlarında da yüzer güneş enerji santrali kurma hedefinin de çok doğru olduğunu belirtmek isterim.
Değerli arkadaşlar, hedeflenen yenilenebilir enerji kapasitesinin teknik olarak yönetilebilmesi ve elektriğin üretim noktasından tüketim noktasına kadar sorunsuz taşınabilmesi için hiç şüphesiz güçlü bir altyapıya, şebekeye sahip olmamız gerekmektedir. Arz güvenliğimizin temini adına daha fazla yatırımla elektrik iletim altyapımızı güçlendirmemiz son derece önemlidir. Ülkemiz çok daha modern, çok daha güçlü ve çok daha esnek ilave kurulacak yenilenebilir ve nükleer enerji kapasitesini taşıyabilecek bir altyapıya muhakkak sahip olmalıdır. Yenilenebilir enerjiden elektrik üretmek çok önemli ancak daha önemli olan bu üretimi kendi ekipmanlarımız, yazılımımız ve insan kaynağımızla yapabilmemizdir. Bu manada devreye alınan politikalar ve verilen destekler neticesinde kullanılan ekipman ve aksamlarda güneş santralleri bazında yüzde 75, rüzgâr santrallerinde ise kule, kanat ve jeneratörlerde yüzde 70'in üzerinde yerlilik seviyesine ulaşılmıştır. Bu sayede millî enerji sanayimizde imalatçı sayısı son on yıl içerisinde 500'e, bu alandaki istihdam ise 50 bin kişiye ulaşmıştır.
Değerli arkadaşlar, dünyanın 2050'de Net Sıfır Emisyon Hedefi'ne ulaşabilmesi ve küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için nükleer enerji kritik bir rol oynamaktadır. Sıfır karbon salınımıyla enerji üreten nükleer güç santralleri elektrik üretiminde sürekli ve güvenilir bir baz yük kapasitesi sağlayacak enerji arzını, istikrarını ve kesintisiz elektrik teminini desteklemektedir. Bu nedenle ülkemizin yetmiş yıllık nükleer enerji hayali Akkuyu Nükleer Güç Santraliyle gerçeğe dönüşmektedir. Bugün itibarıyla dünyadaki en büyük nükleer güç santrali şantiyesi olan Akkuyu'da tüm ulusal ve uluslararası güvenlik standartlarına uygun olarak dört nükleer reaktörün inşası aynı anda devam etmektedir. Hâlihazırda yaklaşık 30 bin kişi bu projede istihdam edilmekte ve işletme aşamasında ise 4 kişiye sürekli istihdam sağlanacaktır. Akkuyu Nükleer Güç Santrali tümüyle devreye alındığında Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacak ve yıllık 7 milyar metreküp doğalgaz ithalatı ile 35 milyon ton karbon salımını önleyecektir. Bu anlamda dünya enerji piyasalarında temiz enerji kaynağı olarak bilinen nükleer güç deneyimimizin kuvveden fiile çıktığını görmek memnuniyet verici olmakla birlikte yeni güç santrallerinin de bir an önce planlama aşamasından yapım aşamasına geçildiğini görmek en büyük hayalimizdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak seçim bölgem Hatay'la ilgili birkaç gelişmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hatay son dönemde özellikle deprem sonrası iyileştirme çalışmalarıyla anılmakta. Bu manada Çevre Şehircilik Bakanlığımızın yüz binlerce vatandaşımızın konut ihtiyacını ve iş yeri ihtiyacını karşılamak üzere yoğun bir faaliyette olduğunu evet, biliyoruz ama sadece yapılan çalışmalar Çevre Şehircilik Bakanlığıyla sınırlı değil, Ulaştırma Bakanlığımızın da medyada çok fazla görünmeyen çok önemli projelere imza attığını buradan belirtmek isterim. Özellikle 6 Şubat depreminden sonra -sizlerin de bildiği üzere- havalimanımız kullanılamaz bir hâle geldi. Depremden hemen sonra Ulaştırma Bakanlığının yapmış olduğu ve ihale bedelinin yaklaşık 15 milyar Türk lirası olduğu yeni bir havalimanı güçlendirme çalışmaları başladı ve devam etmekte.
Havalimanımız bittikten sonra yaklaşık 3 bin metrelik yeni bir piste kavuşmuş olacak, bu da geniş gövdeli uçakların artık Hatay Havalimanı'na çok rahat ineceğini göstermekte.
Yine, Ulaştırma Bakanlığının dev bir projesi daha var, o da Amanos Dağları'nı birbirine bağlayan, kamuoyunda "Hassa Tüneli" olarak geçen Amanos Tüneli. Değerli arkadaşlar, Amanos Tüneli'nin ihale bedeli 1,3 milyar euro, bugün herhâlde Türkiye'de devam eden en büyük projelerden biri. Yine, Hatay'ımızda benim de bu kürsüde çok fazla dile getirdiğim İskenderun ile Antakya arasındaki tünel projesi vardı, o projenin de ihalesi yapıldı ve çok hızlı bir şekilde çalışmalar devam etmekte.
Bu duygu ve düşüncelerle tekrardan yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.