Bazı sendikaların hâlâ ısrarla “üye sayısı” üzerinden güç devşirmeye çalıştığını üzülerek izliyoruz. Oysa eğitim çalışanları artık sayılarla kandırılamayacak kadar bilinçli, sahte sloganlarla avutulamayacak kadar da yorgundur.
Bugün Dörtyol’da üye sayılarıyla övünenlere sesleniyoruz:
O sayının içinde kaç gönül var, kaç yürek rızayla orada?
Kaçı baskıyla, tayin tehdidiyle, idare desteğiyle o sendikanın saflarına çekildi?
Sendikacılık gönülle yapılır; korkuyla, baskıyla değil!
Yıllardır “mücadele” dedikleri şeyin arkasına sığınıp eğitim çalışanlarının gerçek sorunlarını halının altına süpürenlerin artık maskesi düşmüştür.
Gerçek sendikacılık, kürsüde nutuk atmak değil; sınıfta öğretmenin, okulda memurun, sahada hizmetlinin sesi olmaktır.
Bayrak, vatan, millet sevgisini her fırsatta söylemle kutsayıp, emeğin karşısına algıyı koyanlar şunu bilmelidir:
Milliyetçilik, emekçiyi susturmak için değil; onun alın terini korumak için vardır!
Kutsal değerlerimiz üzerinden sendikal meşruiyet inşa etmeye çalışan anlayış artık eğitim camiasını ikna edememektedir. Siz ilkelerin değil, iktidar gölgesinin sendikacılığını yapıyorsunuz!
Hürriyetçi Eğitim Sen olarak biz, bu ülkede siyasetin emir eri, idarenin gölgesi, makamların aparatı olmadık, olmayacağız!
Biz sendikacılığı, koltuklar için değil, öğretmenin onuru için yapıyoruz.
Yetkili sendika olmanız sizi haklı yapmaz, yalnızca sistemin neresinde durduğunuzu gösterir.
Ve unutmayın:
Biz sayı peşinde değiliz, saygınlık peşindeyiz.
Siz tabelaları doldururken biz yürekleri kazanıyoruz.
Siz protokollerde görünürken biz okul koridorlarında öğretmenle yan yanayız.
Bu yüzden de sesimiz daha gür çıkıyor, bu yüzden de eğitim çalışanları gerçek sendikacılığın adresi olarak Hürriyetçi Eğitim Sen’e yöneliyor.
Bizim ne çizgimiz eğilir, ne istikametimiz şaşar.
Hürriyetçi Eğitim Sen varsa, korku değil hür irade vardır!
Gelecek varsa, bu özgürlükle yoğrulmuş mücadelede vardır!